DOLAR 42,1400 0,27%
EURO 48,6127 0,47%
ALTIN 5.413,580,47
BITCOIN 4286709-1.86089%
İstanbul
17°

KAPALI

SABAHA KALAN SÜRE

‘’AK PARTİ DIŞ POLİTİKAYI, İÇ POLİTİKA MALZEMESİ OLARAK KULLANIYOR’’

‘’AK PARTİ DIŞ POLİTİKAYI, İÇ POLİTİKA MALZEMESİ OLARAK KULLANIYOR’’

Saadet Partisi Genel Merkezi, Türkiye geneli başlatmış olduğu milletvekillerinin vatandaşla buluşması kapsamında, Saadet Partisi İstanbul Milletvekili ve Parti Grup başkanvekili Av. Bülent Kaya Esenyurt İlçesinde bir dizi görüşmeler yaptı.

ABONE OL
12 Ekim 2025 18:27
‘’AK PARTİ DIŞ POLİTİKAYI, İÇ POLİTİKA MALZEMESİ OLARAK KULLANIYOR’’
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Esenyurt Saadet Partisi İlçe Başkanı Kemal Aygün, bölgede görev yapan basın mensupları ile Grup Başkanvekili Av. Bülent Kaya’yı bir araya getirdi. İlçe Merkezinde gazeteciler ile bir araya gelen Kaya, Türkiye ve dünya gündeminden bahsederek, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Milletvekili Bülent Kaya,‘’ Saadet Partisi Genel Merkezi olarak Türkiye çapında 81 ilde yürüttüğümüz bir milletvekili buluşması kampanyası vardı. Bu kapsamda bütün illerimizi ziyaret ettik. Oralarda sivil toplum kuruluşlarımızı kamu görevlilerimizi, mümkün olabildiğince esnaflarımızı ve halkımızı ziyaret ettik. Sorunlarını yerinde tespit ettik. İstanbul’a ayrı bir önem vermemiz hasebiyle, bu çalışmanın aynısını İstanbul’da 39 ilçede gerçekleştirelim şeklinde bir karar almıştık. Bugünde Esenyurt ayağında ilçe başkanımız ve yönetimiyle beraber bu çalışmayı yürütüyoruz.’’

‘’ESENYURT’TA SORUNLAR ÜST DÜZEYDE’’

Yine ülkenin bu genel sorunlarının dışında bugün ziyaret ettiğimiz yerlerde Esenyurt gibi ülkemizin en büyük metropol ilçesi olan devasa sorunların maalesef devam etmekte olduğunu gördük. Özellikle kamu kurumlarının yeterince mahallelerde yaygın bir şekilde olmadığını, ikili eğitimin maalesef birçok okulumuzda hala devam etmekte olduğunu, kalabalık sınıfların eğitimin önünde çok ciddi bir engel olduğunu gördük. Yine mahallelerde vatandaşın çocuklarının rahatlıkla gönderebileceği yeterli okul olmamasından dolayı servis ve taşıma maliyetlerinin çok ciddi bir durumda olduğunu ve yine İstanbul’un genel problemi olan trafik, otopark sorunun Esenyurt’ta da çok daha üst seviyede olduğunu üzülerek gördük. Bu manada bu sorunların da çözümüne dair ilçe başkanımızın özellikle bu ay içerisinde 43 mahalle muhtarımızı tek tek ziyaret ederek sorunlarını yerinde tespit etmiş olması çok kıymetliydi. Onları da kendisi şu an bir rapor hazırlığı içerisinde ve bizlere de sunacak. İnşallah hep beraber bu sorunları muhtarları ziyaret ederek tespit edilmiş, çözümünün takipçisi olmaya, gündem oluşturmaya hep beraber gayret etmiş olacağız’’ dedi.

‘’DIŞ POLİTİKAYI SİYASİ MALZEME HALİNE GETİRDİLER’’

‘’1 Ekim’den itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı ve bizleri yoğun gündem bekliyor’’ diyen Bülent Kaya, konulardan bir tanesinin de, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Trump’la yaptığı görüşme olduğunu söyledi.

Kaya, ‘’Ortadoğu önümüzdeki süreci belirleyen önemli başlıklardan bir tanesi olacak. Bu hususlarda öncelikle iktidara şöyle bir sitemde bulunmayı doğru buluyoruz. Biz Saadet Partisi ve Milli Görüş olarak, bugüne kadar hep şu konuları dile getirdik. Dış politika ve milli savunma sanayi, iç politikaya günlük siyasi malzemeye kullanılmayacak kadar kıymetli, değerli ve uzun soluklu politikalardır. Maalesef görebildiğimiz kadarıyla uzun yıllardan beri Adalet ve Kalkınma Partisi dış politikayı, iç politikanın bir malzemesi olarak kullanıyor. İşte One Minute dedik, hadi oylar AK Parti’ye. Dünya 5’ten büyüktür dedi. Ne güzel konuştu. Hadi oylar AK Parti’ye. İşte Amerika’ya rest çektik. Rusya’ya yakınlaştık. Hadi oylar AK Parti’ye. Şangay beşlisine giriyoruz. Hadi oylar AK Parti’ye. Şimdi de döne döne en son tekrar Trump’ın küresel barış vizyonunun ne kadar önemli ve büyük olduğunu keşfetmiş bir iktidarla karşı karşıyayız. Dolayısıyla biz dış politikada bu kadar savrulmaların iktidarın geleceğiyle alakalı olduğunu düşündüğümüz için doğru bulmadığımızı ifade ediyoruz. Keşke dış politikayı oluştururken bütün muhalefet partileriyle ve bizlerle görüşse de bu ülkenin menfaatine ortak bir dış politika belirlesek dış meseleler üzerinden de biz Cumhurbaşkanımızı ve hükümeti eleştirmek zorunda kalmasak.

Başka bir konu ise Milli Savunma Sanayisi; 2011’lerden bu yana her seçim öncesi billboardlarda milli ve yerli uçağımız göklerde sloganıyla gördük. Bugün gelinen noktada Dışişleri Bakanı diyor ki, bu Kaanların motoruyla ilgili Amerika kasa yaptırımlarını uyguladığı için bizim bu uçağı hayata geçirme imkânımız sınırlı şeklinde açıklamalar yaptı. Sonra sanki bu tartışmayı muhalefet ve medyanın kendisi yapmış gibi yapılan yorumları kasıtlı buluyorum diyor. Motorların henüz yetişmediğini dolayısıyla bu motorlara ambargo uygulandığını Kaanların uçuramayacağını Dışişleri Bakanı kendisi söyledi. Kaanların elbette ki yerli motor geliştirme projesi olduğunun farkındayız. Bunun ilk üretimlerin 2030 yılında biteceğinin de farkındayız. Milli savunma sanayi de tıpkı dış politika gibidir. Uzun soluklu ve hükümetlerin ömrünü aşan projelerdir. Bakın TUSAŞ’ın bugün Kaanların milli ve yerli motorunu üretmeyle ile ilgili ARGE çalışmaları yılı 1985’tir. Yani 1985’ten bu yana bu ülke çok Başbakan çok hükümet gördü. Hala bu işler bir şekilde devam etmek durumundadır.

‘’İKTİDAR HER KONUDA BAŞINA BUYRUK HAREKET EDİYOR’’

Bakınız, Birleşmiş Milletler‘in yapısı Ortadoğu’ya yeniden verilmek şekil vermek için Gazze, Suriye, İran’a yapılan saldırı, Katar’a yapılan saldırı yine Yemen ve Ürdün’ün, Libya’nın durumuna baktığımız zaman Ortadoğu’nun Amerika tarafından yeniden şekillendirilmeye çalışıldığı bir süreci yaşıyoruz. Bu süreçte de maalesef dünya tek kutuplu ve Amerika’nın patronajında yeni bir denkleme doğru gidiyor. Buradan yeni ve adil bir dünya düzeni çıkmaz. Olsa olsa Amerika’nın patronajını kabul etmiş ve buradan biz ne pay koparırız şeklindeki bölge ülkeleri olur. Dolayısıyla, biz bu süreci son derece tehlikeli gördüğümüzü, Amerika’nın Ortadoğu’ya çizeceği küresel barış vizyonunun bu bölge halkına asla ve asla huzur ve barış getirmeyeceğini çok net biliyoruz. Çünkü bu bölgedeki birçok sebebin birçok problemin bizzat kaşıyıcısı Amerika Birleşik Devletleri, yani yine iktidarımız maalesef bu konuda da kendi başına buyruk hareket edip bunu bir milli politika haline

getirmekten imtina ediyor. Trump’ın küresel barış vizyonuna destek

verdiklerini, Gazze planına destek verdiklerini ifade ediyorlar. Ama bu küresel barış vizyonunda Hamas’ın yeri neresi? İsrail Gazze ve Filistin’deki işgalini sona erdirecek mi? İran’ın durumu neresi? Nasıl bir Suriye öngörüyor? Nasıl bir Rusya Ukrayna barışı öngörüyor ve nasıl bir Yemen öngörüyor? Burada Türkiye’ye biçilmek istenen rol nedir? Doğrusu bunları ifade ederken kafalarda soru işaretleri uyanıyor.

‘’HER DÖNEM DOĞALGAZI BULDUK DİYORLAR’’

Yine işte Rusya’dan doğalgaz alımını, petrol alımını kesin şeklinde bir taraftan nazikçe bir ültimatom veriyor. Bir taraftan da nükleer anlaşmalar, nükleer enerjiyle ilgili anlaşmalar yapıyoruz. Ama daha bundan 8-10 sene önce Rusya ile ilişkileri iyi tutmak için Akkuyu Nükleer santralini hep beraber gerçekleştirmiş olduk. Eğer biz Amerika’yla bu ilişkileri geliştirdiğimiz zaman Akkuyu’yu nereye koymuş olacağız? Teknoloji transferini geçtim. %100 ortaklık tamamen Ruslara ait olan bir projeye dönüşmüş oldu. Her seçim döneminde doğalgazı bulduk. Artık evlere, iş yerlerine bedava doğalgazı vereceğiz diyen iktidar, bugün sıvılaştırılmış doğalgazı Amerika’dan almayla ilgili anlaşmalara imza atmak durumunda kalıyor. Yani böyle kapalı devre yürüyen ve dış politika da olsa iktidarın kendi geleceğiyle ilgili bir dış politika olur. Bu ülkenin geleceğiyle ilgili olmaz. Zaten bunu hissettiren Amerika’da küstah bir şekilde, AK Parti’nin Tayyip Erdoğan’ın meşrutiyete ihtiyacı vardı. Onu biz verdik. Karşılığında neler aldığımızı aldıklarını da önümüzdeki günlerde çok daha net bir şekilde görme imkânımız olur.

‘’VATANDAŞIN GÜNDEMİNDE SATIN ALMA VAR’’

 Ekonomik verilere gelecek olursak iş başına geldiği zamanki yeni bir iktidar değildi ama 2023’te iş başına geldiği zaman %38 enflasyonu aradan geçen 2,5 yılda hala %33’lerde tutan bir iktidarla karşı karşıyayız. Faiz rakamlarının yine bu hükümet iş başına geldiğinde %8,5 iken bugün %40’ları hala altına inemediği bir süreci yaşıyoruz ve önümüzdeki günlerde orta vadeli plan meclise sunuldu ama bir de 2026 bütçesi geliyor. İlk veriler alabildiğimiz ilk verilere göre 2026 bütçesi de maalesef borçlanma ve faiz bütçesi olmaya devam edecek. Yatırımlarla ilgili çok ciddi bir bütçe ayrılamadığını da hep beraber görüyoruz. Yine %11 – 15’ler arası düşünülen bir memur ve emekli zammı belki en fazla %20’lerde olan bir asgari ücret zammı ki o ilk yapılan zamın üzerinden 5 -6.000 lirası zaten eriyip gitti. Eğer Ocak’ta verilecek artıştan sonra da herhalde Mart Nisan’dan itibaren o erime git gide devam etmiş olacak. Dolayısıyla bu milletvekili buluşması kapsamında yaptığımız çalışmalarda da gördük ki gerçekten milletin birinci gündemi satın alma gücü. Yani ekonomik kriz vatandaşı çok ciddi manada etkiliyor. Artık tencerenin problem haline geldiği insanların asgari temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta çok zorluk çektiği bir ekonomik süreçle karşı karşıyayız.

Yine 1 Ekim’den itibaren Meclis yoğunluğunun bir diğer gündem maddesi de yaz döneminde kurulan Milli Birlik Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun artık çıktılarının Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmeye başlandığı daha somut bir kısım adımların atılabileceği bir süreci yaşıyoruz. Burada da ülkenin tek meselesinin terör olmadığını çatışma, şiddet ve terörün ülke gündeminden çıkmasının önemli olduğunu söyledik. Ama temel hak ve özgürlüklerin, demokrasi akışı sorunlarının, hukuk devleti sorunlarının, yargının bağımsızlığıyla ilgili sorunların da artık gündeme alınıp bunun da bir başlık maddesi olarak ele alınmasını gerektiğine inanıyoruz. Nitekim komisyonun ismini kurulurken ‘Terörsüz Türkiye Komisyonu’ olsun şeklindeki iktidar önerisine itiraz etmiş. Daha pozitif bir kavram olması gerektiğini ifade etmiştik. Bu açıdan da ‘Milli Birlik ve Kardeşlik’ ismi üzerine mutabık kalındı. Ama bunun da yetmeyeceğini bu komisyon aynı zamanda Türkiye’nin demokrasi ve insan haklarına ihtiyacını da tespit etmesi gerektiğini ifade ederek, komisyonun bir başlığının da demokrasi olmasını ve dolayısıyla isminde de onun yer almasını arzu ettik. Burada da dediğim gibi süreçle ilgili yasal ve idari adımlar neler olabilir. Bir diğer adım da Türkiye’nin demokratikleşme ile ilgili sorunlarının başlıklarını tespit edip bunların giderilme yollarına dair bir rapor süreci de bir araya getirmiş olacağız’’ ifadelerini kullandı.

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ